Evet konuşamıyordu genç kız... Babasının kim olduğunu bilmeden, annesinin onu kaza günü yanlızlığa terk etmesiyle hayatı iyice bir çıkmaza dönmüştü! Artık iyiden iyiye dua eder olmuştu Allah'a, karşısına bütün herşeyi unutturması için bir aşk çıkarsın diye. Birde bu yetmezmiş gibi güzeller güzeli Milâ'yı sırf konuşamadığı için onunla bir oyuncak misali oynayıp terk etmişti eski sevgilisi Uraz Hancılar! Ama şunu unutmamalıydı, Uraz Hancılar bir gün genç kızın aşığı tarafından büyük bir zülme uğratılacaktı! Ve o gün belkide çok yakındı! *** Bir adam düşünmeni istiyorum senden. Ne kadar aşka inanmayan, ne kadar duygudan yoksun?! Elinden gelse hiç konuşmaz susar ve karsışında duran şehr-i Istanbul'u seyre dalardı. Ama bulaştığı lanet olası işleri bu istekleri geri plana atmak dışında bir işe yaramazdı! Genç adamda istemiyordu bir ordu adamın o geçerken 'Fatih ağabeğim geçiyor sıraya geçin!' deyip önünde baş eğmeletini ama gururu el vermiyor ve buda sadist-mazoşits yanını ortaya seren ufak ayrıntılara girmek için tepişiyordu. Özünde melek gibiydi ama sert kabuğunu kırdığın zaman! Ki bunu kimse yapamazdı, değer verdiği kimseler dışında. Çünkü o Fatih Karayaz'dı...