Derdini anlatamayan insanlar süsler aslında bu dünyayı... keder bir başka yakışır onlara, hayal kırıklığı muhteşem bir sanat eseridir gözlerinde... belki ruhlarındaki teslimiyettir onları bu kadar devleştiren, belki kalplerinin naifliği... küçücük yürekleri incinirken tek tasaları bunu fark edipte incitmiş miyimdir kimseyi kaygısıdır... Neşe... Ne güzel isim değil mi? Yeni bir sabaha ümitle başlamak gibi. Günün güneşli geçeceğinden emin olmak gibi. Kuş cıvıltısı gibi. Çocuk hıçkırığı gibi. İncecik bedeninin içinde incecik bir ruhtu onunkisi. Kelebek kanadı kadar narin, ancak; bir kelebek kadar da azimli, sanki ömrü bir güncük değilmiş de asırlara sığmayacak kadarmış gibi. Bir koşuşturma, bir hengame, yorulmayan kollar, bacaklar... kim bilir belki onun gücü de buydu... düşüverecekmiş, yüzünden kan çekilmiş gibi dururken bile bitmeyen enerjisi, pes etmeyen benliği, çalışkan tarafı, çalışmaktan hiç gocunmayan tarafı, Polyanna tarafı... Lakiinnnn.... Dümdüz bildiğimiz tek boyutlu bir fotoğraf gibi de demeyelim şimdi. Kendi içinde tezatlıklar yumağıydı Neşe ... Cömert olduğu kadar cimri, özverili olduğu kadar bencil, dürüst olduğu kadar düzenbaz, dümdüz olduğu kadar çetrefilli, gerçekçi olduğu kadar oyunbaz küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk bir kızçe...
1 part