Ay bu gece olduğundan daha parlak bir şekilde eşlik ediyor sessizliğime. Ruhum yüreğime daha derinlerden bakıyor, gözlerim özlemle kırpışıyor, soluklarım tükenmek istercesine kesiliyor.
Göz yaşlarımın yeri hala serin...
Yaşamı her defasında susamışlıkla, büyük bir hevesle karşıladığım için belki de bu kadar yaralanıyordum. Beni mütemadiyen bedbahtlığa mahkum eden kaderime kızıyor, delicesine soruyordum.
"Neden, neden filizlenen yanlarımı kökünden söküp atıyorsun neden? "
Göz yaşım rüzgarın serin esintisini doldurup dudağımın kenarında özgürlüğe kavuştu. Dudaklarım bir ninni tutturdu, uyuyamadığım gecelerde annemin kulağıma fısıldadığı hüzünlü ninniyi...
Bebeğin beşiği çamdan,
Yuvarlandı düştü damdan,
Bey babası gelir şamdan,
Nenni nenni nenni nenni nenni nenni nenni bebek oy...
Çamlı belden çıktım yayan,
Dayan ey dizlerim dayan,
Kardeş atlı bacı yayan,
Nenni nenni nenni nenni nenni nenni nenni bebek oy...
Bebek beni del eyledi,
Yaktı yıktı kül eyledi,
Her kapıya kul eyledi,
Nenni nenni nenni nenni nenni nenni nenni bebek oy...
Titreyen dudaklarımın arasından çıkan ninniyle aksın istedim yüreğimdeki çaresizliğin zehri. Beni paramparça eden duygularıma ve gözyaşlarıma dur diyemiyor, dağ yamacından düşermiş gibi baldır küldür dökülmelerine izin veriyordum. Bahtiyar duyguların etrafımı sarmasını beklerken yaşamdan biraz daha yitiyor, çokça ölüyordum.
Mutluluk beni nerede terk etti biliyor musunuz ? Annemin saçlarıma bıraktığı son busenin nefesinde...
Ondan sonrası sadece umut etmekti ama ben umudun dallarına da tutunamıyordum. Çünkü tutunduğum her umudun dalı kırıldı ve ben yerle yeksan oldum bilmem kaçıncı kez.
Sevgili arkadaşım eğer bu tanıtımı okuduysan ve okuyorsan bil ki bu hikayede bedbahtlık, karanlık bir gece, sabahı bekleyen bir kız çocuğu var... Barlas ve Afitap'ın hikayesine