Yaratıcının kainat tablosunda bazen "resmi tümleyen salt bir yan öğe" gibi görülen her eserinde, anlayabilenler için basit bir yan öğe olmaktan öte derin manalar vardır.
Siyah, ölümle terkedişin gönüllerdeki matemine, cenazede bir giysi, bir eşarp ile tercümedir kimilerince. Medeniyet tarihinin bilinmeyen bir evresinden bu yana, üzüntü, keder, veda, umutsuzluk, kötülük manalarını yüklemede hemfikirleşmiştir insanlar.
Gül, neşedir, gül-mektir, gül-dürmektir. Güzelliği, umudu, iyiliği, sıcaklığı anlatır.
Siyah Gül der ki, her ölümün, terkedişin, vedanın ardında yeniden bir doğuş, bir kavuşma vardır. Her üzüntü, keder ardında bir neşe, bir umut gizler. Her kötülük, karanlık karşısına dikilecek yeniden bir doğuş, direnişle iyilik ve aydınlığa yenilecektir.
Ne var ki Siyah Gül yeryüzünde, tüm köhnemişliğe, yozlaşmışlığa inat yalnız, ender bir varoluş kimliğine sahiptir. Bu gerçek karşısında duyulacak umutsuzluğu yok edecek güç, Siyah Gül'ün kendisinde.
Tohumlarının yeryüzünün dört bir yanına saçılıp iyilik, güzellik, umut filizlemesi dilek ve temenilerimle...
"Bekle, bir şey demeden gidecek misin?"
Denize bodoslama atlamadan bir kaç dakika öncesi sadece nefes nefese sorduğum sorunun sahibine, bana, kısa bir bakış attı.
"Kelimeleri tükettiğimizi sanıyordum?" Ve kollarını ileri uzatıp denize atladı.
Yapabildiğin en iyi şeyi yaptın. Yine kaçtın.