Karanlık soğuk mahzende iki kişi duruyordu yüz yüze. İkisi de öfkeliydi, ikisi de üzgün. Ama birbirilerine değildi bu öfkeleri hayır... Kadın anlatamamasına, adam anlayamamasına öfkeliydi. Uzayıp giden sessizliği nihayet adam bitirmeye çalıştı. Konuşmadan önce kızın yüzünde gördüğü acının içinde yarattığı buhrana lanet etti. Elini asla dokunmaya kıyamadığı yanaklara uzatmamak için, uzun pelerininin kollarına sımsıkı tutundu. Çaresizce kızın gözyaşlarını izlerken içini kemiren gerçekleri fısıldadı... "Sen beni sevmiyorsun Granger, kendini kandırma. Tanrı aşkına, kim tecavüzcüsünü sever ki?" "Sana bir seçim şansı tanınmadı, Severus ama sen yine de beni kurtarmayı seçtin..."