Hiç ummadığım bir anda ismimin anlamını sormuştu bana. Yine bir akşam üstü tekrarlamıştı sorusunu. Bu kadar başarılı bir adam balık hafızalı olabilir miydi? İnanmak istemiyordum açıkcası. Zaten konuşmaya devam etmesi ile de bu tezimi yırtıp atmıştı kenara...
"İnsan doğduğundan itibaren birçok kapıdan geçer.İlk doğduğunda ailesinin,evinin kapıları açılır ona. Biraz büyüdüğünde ise okuyacağı okulların,hedeflerinin,başarılarının...Bir de aşk var tabi. En sonunda ise ölümün kapıları. Ben daha ikisini de tadamadım. Ne aşık olabildim ne de ölümden döndüm. Ancak seni tanıdığımdan beri bu ikisinin arasında bir yerde hissediyorum kendimi Ceylin.Cennette...Bana bu kısa sürede öyle güzel şeyler yaşattın ki, beni öyle mutlu bir adam yaptın ki...Şimdi izin ver bu dünyada cennetimi yaşayabileyim, izin ver seni aşkımla daha da mutlu edebileyim..."
Ve ben sevdiğim adama "Evet" dedim
Ve ben sevdiğim adamdan "Git"tim
Ve ben ona" Cennetin Kapıları" nı açarken yanacağımızı bilemedim
Ama yine de ondan hiç "Vazgeçmedim..."
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.