Daha çok küçüktü o. Evlenemeyecek kadar küçük...
Derler ki; Balığa denizden başkası azaptır...
Abisi için hayatından vazgeçen,
Annesinin adağını yerine getiren,
Denizden çıkmış, karada hayat bulmak için çırpınan balıktı o...
Artukluoğlu Konağının o gün başında karabulutlar geziniyordu.
Oğulları Beşir'in geleceği gün her şey dört dörtlük hazırlanmıştı. Ama o feci kaza Artukluoğlu Konağındaki herkesi mahvetmişti.
Beşir'in durumunun kötü olduğunu ve ölme olasılığının yüksek olduğunu duyan Hanım Aliye ve Ağa Mahmut perişan içindeydi. Ama Hanım Aliye'nin aklına bir şey gelmişti, bir adak...
Daha üç yaşındaki Şirin'i adağa sürgün etmişti. Gözyaşları içinde adağını dile getirdi.
"Allah'ım eğer oğlum hayatta kalırsa kızım Şirin'in adını Berdel diye değiştirip, adıyla aynı kaderi yaşatacağıma dair söz veriyorum, n'olursun oğlum hayata tutunsun," dedi adağında.
Artukluoğlu konağının tek kızı olan Şirin'in kaderi daha o çok küçükken çizilmişti. Abisinin kazasından sonra annesinin adadığı adakla hayatı değişmişti. Değişen şey sadece hayatı değildi. Şirin'in adı da artık Berdel'di. Daha üç yaşında iken bu kaderi çizildi...
Çok eski bir âdet olan berdel, Artukluoğlu konağının hanımı Aliye'nin aklına gelmişti o kaza günü. Oğlu için kızından vazgeçmek zorundaydı. Kızını, oğluna gelin alacağı kişinin kardeşi ile evlendirecek ve adadığı o adak yerine gelecekti.
Şu çirkin yüzlü dünya da piyon olarak kullanılmaya layık görülen kişiydi o...
Üzerine giyeceği gelinlik kefen,
Gelin gideceği o ev mezar,
Orada çekecekleri ise üzerine atılacak toprakdı ona.
^Haremine girmem!!! Hele seninle halvete hiç!^
Asel, abisinin arkadaşına aşık olur. Bir zaman sonra o çocuğun evleneceğini duyar ve kendisini aşarak başka bir numaradan ona mesaj atar.
Yonca, Asel'in en yakın arkadaşı. O ise en yakın arkadaşının abisine aşık olur. kendisini rüyada sanan Yonca oldukça sert ve akıllıdır ama aklı ona gelince durmya meyillidir.
iki genç kızın sonu ne olacak sizce?