Yaşam kırıldı, oluk oluk kanlar akıyor zihnime.. Schopenhauer birçok filozofun aksine bilinmeyeni, var olmayanı anlamayı değil, safi ıstırap ve sefaletin oluşturduğu bu dünyayı anlamanın asıl yolunun var olan kötülüğü ve acı gerçekleri kabullenmek olduğunu savunur. İçinde yaşanılan dünyanın, yaşanılan ve yaşanılması muhtemel olan en kötü dünya olduğunu savunur. Peki ya bu kabulenişden sonra ne olur. Her kabulleniş bir vazgeçiş değil midir?