Burası bir sınıftan fazlası. Hele ki bir sekizinci sınıftan çok daha fazlası. Nasıl mı? Şöyle... Burası; yerli mallarında topluca limon yenildiği, boş derslerde erik dalı oynanıldığı, cama çıkılıp aşağıda top oynayan beşinci sınıf veletlerine laf atıldığı, dersi anlamadıkları halde anladık denildiği, okula gelen her jandarma yada polise sanki Tolga Sarıtaş'mış gibi muamele yapıldığı, aşağıda voleybol oynayan sınıf arkadaşlarına camdan tezahürat yapıldığı, her çarşambanın kutsal Sen Anlat Karadeniz günü ilan edildiği, kavga edip iki dakika bile geçmeden barışıldığı, hocalara damardan girerek dersin kaynatılmaya çalışıldığı, ödevleri yapmayıp hocaya söylenmediği hatırladığında ise ustaca inkar edildiği, sürekli dünyanın sonunun yaklaştığını söyleyip birbirlerinin psikoloji'lerinin çökertilmeye çalışıldığı, Hülya hocanın bağırmalarını aldırmayıp hiç bir şey olmamış gibi hayata devam edildiği, ama ne olursa olsun birbirinden hiç kopmayan, kardeşten de öte insanların yaşadığı kocamaaaan bir 8/B bacısıları gezegeni. Burası dünyanın en eğlenceli sınıfı. Bu kitabı okuyorsan kocaman bir eğlence yumağının içine düşmüşsün demektir. Yani çok şanslısın. "Lütfen... Lütfen hiç ayrılmayalım."