Dışarıdan patlayacakmış gibi görünen metronun arka köşesinde bir kız vardı.
Siyah deri sırt çantasının ağırlığından ötürü olacak ki kafasını eğebildiği kadar yere eğmisti, başörtüsünu düzeltir gibi yapıp diğer eliyle yanaklarını sildi, anlamıştım bir şey gizlemeye çalışıyordu. Göz yaşlarını..
Birden kafasını kaldıp bana baktı.Gözlüklerinin arkasında hüzünlü bir hava vardı, hassas biri olduğu her halinden belliydi.
Sonra birden gözden kayboldu.
Hikayenin devamı gelecek, entropizede bir kızın herkesten farklı tek düze olmaktan oldukça uzak hayatını sürükleyici bir dille anlatacağım.Takipte kalıp puan vermeyi unutmayın canlarım.
"Rüzgar onu alıp götürdü,Karadeniz'in hırçın dalgaları onun adını haykırdı."
"Eylül... Adı sonbahardı.Yıllar sonra rüzgar onu gerçeğine,ailesine geri getirecekti."