Aslında bir hikaye yazmayacağım. Sıradan aşk kitapları, serseriler, genç çocuklar, inandırıcı olmayan samimiyetsiz hikayeler saçma geliyor. Burda sadece benim hayatımın dönüm noktalarından biri olan, kendi hikayemi anlatacağım. YAŞANMAKTA OLAN BİR SEVGİNİN KELİMELERE, CÜMLELERE DÖKÜLMÜŞ BİÇİMİDİR! Seni üzen bir insanın peşinden koşmak yorucudur. Sadece sana zarar verir bu koşuşturmaca. Ama öyledir ya, "Kaçan kovalanır." demişler. Koştukça ona bağlandığını sanırsın ama hep senden bir şeyler kopmuştur. Yada bunu sevgi zannedersin. Hayır! Benim fikirlerime göre bu ne aşk, ne de sevgidir. Evet bir zamanlar ben de öyle sanıyordum. Ama bakın, kopmuş bir şeyi bağlamak sadece geçici çözüm sağlar. Bitmiş bir şeyin peşinden koşmak temiz başlangıçlar sağlanmasını engeller, kalbinizi kirletir. Tam tükendim dediğim anda da işte, birisi tuttu ellerimden. Düştüğüm yerden çıkardı beni. Ben ki saf severdim, bu yüzden kırıldım hep. O bütün kırıklarımı topladı. Üzüldükçe, kırıldıkça kimsenin benden değerli olmadığını gördüm. Çünkü kimseye bir şey olmadı. Ama o hayatıma girdikten sonra, artık fikirlerime saygı gösteren, gururumu yerle bir etmeyen, doğruyla yanlışı ayırt etmemi sağlayan bir insan olduğunu gösterdi. Güzel insanlar hala var. Onunla değiştim ben, başka bir insan da kendime rastladım. Kırmadı, kırık yerlerimi iyileştirdi. Günler geçti, zor zamanlar geldi, kaçıp gitmedi. Sımsıkı tutundum ona, kapısını bir kere kapatmadı. Yani söyleyeceğim şu, inanın ki o insanlar hala yaşıyorlar. Sizi siz olmaktan çıkaran, üç günlük dünyanın üç gününü de zehir eden insanların peşinden sevgi diye koşmayın. O insan elbet çıkar karşınıza, size siz olduğunuz hatırlatır, mutlu eder, önemser, saygı duyar.. Bırakıp gitmez hem, aile olur. Umudunuzu kaybetmeyin, umutlarınızı yitiren insanla değilAll Rights Reserved
1 part