Gökyüzünün en ücra köşesindeyim.
Gözlerimdeözlenilmişlikler ,yalvarışlar, yakarışlar...
Gözlerimde olmayışının kaçıncı haftası, yokluğunun omuzlarımda yaptığı ağırlık...
Gözlerimde yaşlar... İnsanlar,yağmur sanır ama benim gözlerim hep ağlar.
Sevdamın kanadı kırık, içimde düşme korkusu var. Bir uçurumun ucundayım,
sona geldim sanmışken, sana geldim...
İçimde düşme korkusu var. Bulutlara yansıyan güneşin kızıllığı gözümü alıyor. Yüreğin karanlıklar arasında gizleniyor ama gökyüzü hâlâ aydınlık kalıyor. Göğün kokusu yüzümü okşarken, bir kanadım daha kırılıyor, içimde düşme korkusu var.
Varsın bilmesin onlar.
Biz el ele yürüdük.
Bunu sokak gördü.
Deniz gördü.
Gökyüzü gördü.
Ay gördü.
En güzeli de;
Allah gördü.
Bu kitapla bambaşka bir töre hikayesi okuyacaksınız. Bol kahkahalı kimi zaman gözyaşları içinde kimi zaman da öfkeleneceksiniz. Ama bir karakter var ki o sizden biri. Onu seveceğinize emimim.
Ezman okumak için gittiği ve orada kalıp çalışmaya başladığı İngiltere'den Mardine yaz tatiline gittiğinde berdel kararıyla Asmin ile evlenmek zorunda kalır.
Ne Ezman bu zamana kadar izleyip okuduğumuz bir ağa ne de Asmin boynu bükük bir berdel gelinidir. Ezman başta bu evliliği kabullenmek istemez ve Londra'ya kaçma planları yapar. Sizce bunu başarabilecek mi?
Her ikisi de bu kadar alışagelmişin dışında bir karaktere sahipken, evlilikleri ayakta kalabilecek mi?
Ezman Ağa'nın ve Asmin'in berdel hikayesini okumaya, okurken hem gülüp hem ağlamaya var mısınız?