İnanışa göre Lilith Adem'in Havva'dan önceki eşidir. Tanrı Adem gibi Lilith'i de toprak ve kilden yaratmıştır. Bu nedenle Lilith kendisini Adem'le eşit olarak görür. Adem'e itaat etmez ve onun altına yatmak istemez. Adem'in baskıları sonucu haksızlığa uğradığını düşünüp Tanrı'nın yasaklı ismini söyler. Bu isim cennetten gitmenin tek yoludur. Cennetten kaçarak Kızıldeniz yakınlarına gider. Orada cinlerle tanışır ve babaları şeytan Samuel'i etkiler. Şeytan Samuel Lilith'i görür görmez onu arzular. Lilith uzun kızıl saçlarıyla cehennem alevlerini yansıtırken, gökyüzü mavisi gözleri kovulduğu cennetin uçsuz bucaksız göğünü anımsatırdı. Cennet ve cehennem. Masumiyet ve derin şehvet. Şeytan Samuel ilk kez ne yapacağını şaşırır ve onu Kızıldeniz'in kıyısındaki en güzel yeraltı mağarasına hapseder. Lilith, Adem özgürlüğünü vermediği için cennetten kaçmıştır ama şimdi ise mağaraya hapsedilmiştir. Güzel olduğu kadar zeki olan Lilith şeytan Samue'i ayartarak onun üstüne çıkar. O gece tek bir söz söylenmiştir intikamın ateşiyle ; " Ben sana son kez dokunup, sana kez bakıyorum. Sen benim intikamının ateşisin.Küçük Lilith, seni her zaman hatırlayacak ve sana asla zarar vermeyeceğim. Sen benim ilk aşkımsın." İnanışa göre Lilith şeytan Samuel'i ayartatak günde 100 cin kadar yavrulamıştır. Ama benim hikâyemde hesaba katılmayan şey ise doğurduğum cinlerin benim düşüncelerim, umutlarım, ve hayallerim olduğuydu. Ve benim ateş dolu ruhumu katledecek olanlarsa kendi çocuklarımdı... Bu hikaye ne masum bir kadınla adamın aşkını anlatıyor, ne de masum bir adamla kadının. Bu hikayede haksızlık düşüncesi uğruna alev gibi yanan ruhlarına rağmen soğuk kibirlerine yenilmiş bir insanoğlu var.