Elleri tozları yeni alınmış piano üzerinde dolaşıyordu yaşlı adamın. Yaşıyla birlikte diğer her şeyi de göçüp gitmişti yanından. Bir şey dışında. Ayakta durmasını sağlayan şey. Aşkı. Bütün ışıklar sönmüştü bile. Aydınlığı sağlayan aşkıydı; konuşmasını, yaşamasını sağlayan. Son notaya da bastıktan sonra... ağzını kapadı, kalbini kilitledi, gözlerini kenetledi. Ağzını kapadı, çünkü kelime sarfedecek cesareti kalmamıştı artık. Kalbini kilitledi, çünkü "O"nunla doluydu. Taşamazdı. Gözlerini kenetledi, çünkü annesinin onda bıraktığı pişmanlık içeriden göz kırpmıştı ona. Gözlerini kenetledi, dışarıdaki karanlıkta dökülmüş yapraklara kenetledi...