Hayaller, bizi sonu gözükmeyen bir uçuruma sürükleyen, insan beyninin acımasız yansımalarıdır. Ama onun hayali, onları düştükleri çukurdan çıkarmış ve karanlıktan kurtarıp ruhlarını gökkuşağı renklerine boyamıştı. Şimdi ise hissettikleri birinin adınızı boşluğa fısıldaması gibiydi. Yorgun, çaresiz ve bir o kadar da beklentisiz. Bir sözü vardı Dostoyevski'nin. "Ne yaparsan yap, daima pişman öleceksin. Belki yaptıklarından belki de yapamadıklarından." İşte şimdi hissediyordu katmersiz pişmanlığı. Söylediklerinden ve bir daha hiç söyleyemeyeceklerinden. Tekrar karanlığa gömülürken ve ruhunun bir daha o acımasız yansımalara ev sahipliği yapamayacağını bilirken elinden gelen sadece onu ve bıraktığı anıları zihninin en eski raflarına kaldırmaktı. Başını gökyüzüne çevirdiğinde tüm düşünceleri havaya karıştı ve yüzünü buruk bir gülümseme aydınlattı. Çünkü kuzey ışıkları herkesin hayallerine konu olacak kadar güzeldi şimdi. Çünkü o gözlerini kapamış ve yeşili göğe yansımıştı...