Hayaller, bizi sonu gözükmeyen bir uçuruma sürükleyen, insan beyninin acımasız yansımalarıdır.
Ama onun hayali, onları düştükleri çukurdan çıkarmış ve karanlıktan kurtarıp ruhlarını gökkuşağı renklerine boyamıştı.
Şimdi ise hissettikleri birinin adınızı boşluğa fısıldaması gibiydi. Yorgun, çaresiz ve bir o kadar da beklentisiz.
Bir sözü vardı Dostoyevski'nin. "Ne yaparsan yap, daima pişman öleceksin. Belki yaptıklarından belki
de yapamadıklarından."
İşte şimdi hissediyordu katmersiz pişmanlığı. Söylediklerinden ve bir daha hiç söyleyemeyeceklerinden.
Tekrar karanlığa gömülürken ve ruhunun bir daha o acımasız yansımalara ev sahipliği yapamayacağını bilirken elinden gelen sadece onu ve bıraktığı anıları zihninin en eski raflarına kaldırmaktı.
Başını gökyüzüne çevirdiğinde tüm düşünceleri havaya karıştı ve yüzünü buruk bir gülümseme aydınlattı. Çünkü kuzey ışıkları herkesin hayallerine konu olacak kadar güzeldi şimdi.
Çünkü o gözlerini kapamış ve yeşili göğe yansımıştı...
chanyeol:
dün gece hastanede
beni tekerlekli sandalyeye bindirip
bu arkadaş herkesle suyu kaynatmış
pipisi hasta olmuş
siz de kaynatmayın
sizin de pipiniz hasta olmasın
diye hastanenin ortasında bağıran
orospu çocuğu sen misin