Ruhunuzun bir kafesin içine sıkıştığı zamanlar vardır. Umutlarınızın, hayallerinizin, dualarınızın tükendiği zamanlar. Keşkelerin sardığı bedeninizi anıların acıttığı zamanlar. En renkli gülümsemelerinizin akıp gitmesini sağlar göz yaşlarınız. Boğazınıza düğümlenen çığlıkların sizi boğduğunu hissetiğiniz zamanlar...
Uzun zaman önce okuduğum kitabın eskimiş bir sayfasındaki bir kaç satır dikkatimi çekmişti. 'Güzel şeylerden önce her zaman en kötüsü olur.'
Peki hayatınıza tesadüfen giren bir insandan ne tür bir umut, ne tür bir güzellik bekleyebilirsiniz. Aranızda kilometrelerin olduğu bir insan nasıl tutup çıkarabilir sizi o enkazların altından.
Size çok bir şey veremem belki, benim bir gökyüzüm bir de şarkılarım var. Bir de... Bir de öyküm var, içine sıkışıp kaldığım bu yuvarlak gezegenin içinde geçen bir öyküm...
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.