Biz...
Özür dileyen rüzgara,
Savrulan yaprakların sitemiyiz...
Yaşadığı hayattan kurtulmak isteyen bir adamın başına gelenler, omuzlarında taşıdığı yükler, sevdiklerini kaybetme korkusu.
Düşmanlarını karanlık odaları olarak adlandıran Mert Karalı, karanlık hayatından ve karanlık odalarından kurtulmak ister...
Bu yolda başına gelenler ve verdiği kayıplar, kafamda dönen kelimelerden esinlenerek kaleme alınmıştır. Sizi güldürecek, bi o kadarda duygulandıracak güzel bir hikaye olmasını diliyorum...
Keyifli okumalar diyorum...
NOT...
Hikaye kurgudur ve bu benim ilk kitabımdır, gözle görülür hatalar muhakkak ki olacaktır.
"Tatlı dile, güler yüze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Sesli kahkahalar eşliğinde Neşet Babaya eşlik ediyordum, rakı bardağını kafama diktim ardından gözlerim karşı masaya kaydı. Dirseklerimi masaya yasladım, elimdeki rakı bardağını masaya indirdim usulca.
Geldiğimden beri bakışları bakışlarımdan ayrılmayan adama gülümsedim nazlı nazlı. Daha sakin ve yumuşak ve sessiz çıkmaya başladı sesim,
"Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Kollarını göğsünde bağlamış, bal gözlerin sahibi bana cürretkar bakışlarla bakmaya devam etti, bir ara dudağının köşesi kıvrılır gibi oldu yanımda oturan insanlar umurunda değildi o kendinden emindi. Geceyi onun kollarında bitireceğimden emindi.
***
Hikaye tamamen kurgudur. Gerçek olay ve kişilerle alakası yoktur.