Bu okuyacağınız hikâye bir denizkızının hikâyesi. Ama ne hikâye sizin bildiklerinizden ne de denizkızı. O zengin bir deniz ülkesinin yegâne prensesi değil ya da denizde kaybolan prensi kurtarıp ona âşık olacak da değil. Hele bir kayanın üzerinde yeşil bir denizkızı elbisesiyle oturanlardan hiç değil. Bizimkisi biraz Asi bir denizkızı. Bu da onun otuz yıllık hayatının hikâyesi. Ailesi, arkadaşları oldu. Sevdi, sevildi. Doğumu ve ölümü gördü. Şimdiyse tüm bunları anlatma zamanı. "Bu hikâye tamamıyla gerçektir çünkü onu ben uydurdum." *Şükrü Erbaş "Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi." diyor, Seni Korumak İçin başlıklı yazısında. Hikayeye başlarken bunu göz önünde bulunursanız sevinirim. :)