"Seni seviyorum Chae-Young... Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün seni seviyorum. Hatta sana karşı hissettiklerim sadece saf bir sevgiden ibaret değil. Sana aşığım... Daha önce hiç kimseye olmadığım kadar, sana aşığım."
Duyduklarım üzerimde şok etkisi bırakmıştı. Sadece şaşkın bir şekilde Lalisa'nın gözlerinin içine bakıyordum. O sırada ellerimi tutup gözlerini gözlerimin içine dikti. Kalbim sıkışmaya başlarken, gözlerimi kapattım. Göz göze geldiğimizde daha çok canım yanıyordu.
"Bir şey de! Susma! Aç gözlerini ve arala dudaklarını. Dudaklarının arasından çıkacak her türlü kelimeyi duymaya hazırım. Ama korkma tamam mı ? Başkalarının senin, benim ve bizim hakkımızda neler düşüneceklerinden korkma. Söyleyecekleri sözlerden hiç korkma. Ben varım yanında. Hayat, senin hayatın. Özgürsün. On sekiz yaşını doldurmana sadece bir ay kaldı. Bu yaşına kadar pek seninle olamadım. Ama bundan sonra hep seninleyim. Ne dersen de gitmeyeceğim. Hep gölgen olacağım."
Gözlerimi açıp, Lalisa'nın gözlerinin içine baktım. Derin bir nefes alıp, vermişti. Söyleyeceği şeye hazırlanıyordu sanırım.
"İçinde senin ve benim biz olduğumuz bir hikaye yazmak istiyorum. Hikayenin baş karakteri olur musun Chae?"