"Nasıl başarıyorsun? Duygusuz olmayı, acı çekmeden yaşamayı, hissetmemeyi bana da öğretir misin?" Eymen'in adım atmasıyla geriledim. Sanki aramızda çok mesafe varmış gibi dudaklarıma yaklaştı. Ellerimi göğsüne yerleştirerek ittirmeye çalıştım. Hiçbir değişiklik olmamıştı. Ellerini duvara koyarak beni tamamiyle sıkıştırmıştı. Kalbim atmıyordu. O kadar profesyonel davranıyordu ki her hareketinde kendimden nefret etmemi sağlıyordu. Kulağıma bıraktığı nefesiyle titremiştim. Eymen boğuk sesiyle fısıldadı. "Hayat bana sadece çaresiz olmakla duygusuz olmak arasında seçim hakkı tanıdı daha fazlasını değil. "