Tarih, küçücük bir çocuğun, uçurtmasını kahkahalarıyla uçurtması dileğiyle yazılmıştı. Mor kurdelesinin rüzgârla dans ettiği sırada, gökyüzündeki kuşların uçurtmayı uçurtandan kıskanması içindi her şey. Ufak tırnaklıların büyük parmakları olmadığından, bir çift tatlı göz ve bir tutam gülümseme sahip oldukları en değerli şeydi. Altının değerini katlamaksa, biz yetişkinler için en kıymetli hazine.
Çocuklara masallar okundu. Bizlere ise efsaneler, büyüler, fallar ve kahincilik tiyatroları... Kışın buz tutmuş uludağın eteklerinde dalgalanan çığın, boğazın gökyüzüne paralel oynadığı dalgadan farklı olduğuna inanıldı. İnsanın insana olan kibrini, insanın insana olan üstünlüğü sıfatıyla nasıl da karşıladılar. Arzuladığınız güçse, onu başarabilirdiniz; ama arzuladığınız başarı ise, siz güçlüsünüzdür. Bencil bir insana ancak güçsüz biri inanabilirdi.
***
Benim yapraklarımda sihirli bir değneğin 'abrakadabra' diyerek açacağı kapıyı görmeniz mümkün. Ama Kız Kulesi'nin duvarlarına asılı resimlere ant olsun, bu yapraklarda hiçkimse belirlenmemiş gerçeği göremeyecek. Elmanın içinden çıkacak yılanın, Marmara'da boğulduğu bir hikayeye hoş geldiniz! Sizi masalsı eğitecek gerçekçi bir hikaye için, lütfen ön yargılarınızı güvenlik amaçlı sağ taraftaki kutuya bırakın. Çünkü Kız Kulesi efsaneleri değil, masalları hak ediyor...
***
Bu öykü yazarı tarafından birkaç bölüm yayımlandıktan sonra 2018'de iptal edildi ve devam etmeyecek. 5 Haziran 2022'de Giriş bölümüyle yeniden Wattpad'e sunuldu. 👋🏻