"Adın ne senin Köylü güzeli?" "Sana ne benim adımdan! Ayşe, Fatma, fark eder mi senin için?" Zeynep, Melek'in kolunu bir kez daha çekiştirdi. Tanımadığı adam gibi o da nasibini almıştı sert bakışlarından. Gitmeden önce hırsını alamadığı yabancıya bir kez daha söylenmeden duramadı. "Bana bak şehir züppesi, buralar geldiğin yerlere benzemez. Biz de senin bildiğin kızlara benzemeyiz. Şimdi geldiğin yere geri dön! Hadi selametle!" Yiğit karşısında konuşan kıza gülümsemekle yetindi. Kız güzeldi. Hem de çok güzeldi. Dişliydi de... Bir yerlerden tanıdık geliyordu ama nereden bilemedi. Uzaklaşan iki kızın arkasından bakarken; "Şehir züppesi öyle mi? Sana bu lafları yedirmesini bilirim Köylü güzeli." dedi. Aşk mı, arkadaşlık mı? Bencillik mi, fedakarlık mı? Kardeşiniz gibi gördüğünüz arkadaşınız için aşkınızdan vazgeçer misiniz? Peki arkadaşınız size en kıymetlisini emanet ederse, kabul eder misiniz? Ömür boyu omuzlarınızda bu sorumluluğun yükünü her şeye ve herkese rağmen taşır mısınız? Bu hikaye gerçek sevenlerin hikayesi... Bu hikaye gerçek dostluğun hikayesi... Yayın tarihi: 16.05.2018Alle Rechte vorbehalten