Ölümün vücut bulmuş hali lakabında bir serseri.. Bir kıza aşık oldu. Fakat bu aşkın önünde bir engel vardı. PANDORA isimli belirlenemeyen bir varlık...
Gökgürültüsü, umursamazca yağan yağmura eşlik ediyordu..
Kimsenin geçmediği bir ara sokak, mazgallardan taşan yağmur suları nedeniyle göle bürünmüştü...
Bir kız, duvarın dibinde yığılmıştı.. Kumral saçlarının eşlik ettiği su tanecikleri bedenini yalayarak geçiyordu..
Biliyordu... Ne kadar yağarsa yağsın, bulutlar ne kadar öfkelenirse öfkelensin... Sular, bedeninden ne kadar hızlı geçerse geçsin...
Temizlenmeyecek..
Bedeni her daim.. İntikam ateşine bürünmüş bir kirlilikle kalacaktı..
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)