Kapıyı açan Öztürk ,kapıda gözlerinin içine bakan Peteğe "gir "demeden bir süre yüzüne baktı."bunu bana neden yapıyorsun ,gelmeni istemediğim halde neden geliyorsun"dedi iç dünyasında.Almış olduğu alkolünde etkisi ile Peteği hızla kolundan çekip ,göğsüne bastırarak,sıkıca sarıldı.Gözlerini kapatıp bir ömür boyu koklamak istediği bukle bukle olan sarı saçların da yüzünü gezdirdi.O loş ışıktaki,perdeleri kapalı ,etrafta bira kutularının bulunduğu ,dağınık ,havasız ,otel odasın da Tea hee Öztürk Peteği kollarının arasında hissederken, içindeki yangını söndüremeyeceğinin sinyalini veriyordu vucudu.Peteği kollarından tutup,sırtını duvara yasladı.Kolları hala ellerinin arasındaydı.İkisinin de aldıp verdiği nefesler birbirine karıştığı gibi ,o sessiz loş ışıkları olan otel odasın da nefes sesleri ,rahatlıkla duyulabiliyordu.Tea hee Öztürk göğsünü Peteğin yüzüne hafifçe yaslayarak,fısıltıdan az biraz yüksek sesle
-Sözümü neden dinlemedin? Gelmeni istemedim.
"Ama bilmelisin; Sarraf tüm değerli taşları satar, bir tek Yakut'u kendine saklar."
-
Birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı ve korkup uzaklaştığımızda bağımızı yitirdik.
Geri döndük, kazanacağımızı sandığımız her an kaybederek inancımızı yitirdik.
Birbirimizi yitirdik.
Kendimizi bitirdik.
Ve geriye, birkaç hatıradan başka hiçbir şey kalmadı; ama onları da anımsayamıyoruz.
Çünkü çok sevip de yine yenilmekten korkuyoruz.
Fakat onsuz bir savaşın galibi olmak fazlasıyla vahim,
bu yüzden onu sevmek-
Unutmamam gerekli; birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı...