Başına gelen her türlü felakete direnmeye çalışan genç bir kız. Babası tarafından hiç tanımadığı bir adama henüz on beş yaşında satılmış bir kız. Kendi kendine verdiği hayat mücadelesi yetmiyormuş gibi bir de aşk diye bir bela çıkıyor başına. Yıllardır sevgi görmeyen küçük bir kız, ihtiyaç duyduğu sevgiyi bulamasa da kalbi ondan izinsiz sevme kabiliyetini birinde kullanıyordu. Hiç tanımadığı, sadece cesurluğunu duyduğu birinde. "Sen!" diye bağırdım karşımda dimdik duran adamın gözlerinin içine bakarak. "Senin burada ne işin var?" "Sessiz ol." dedi işaret parmağını dudağına bastırırken. "Sadece sessiz ol. Seni kurtarmaya geldim." "Ben bunu istediğimi sana ne zaman söyledin?" "Sen değil, gözünün morluğu söyledi bunu." "Seni hiç ilgilendirdiğini düşünmüyorum." diye söylendim. Fakat başka çarem yoktu. Benim yüzümden bir can alınmasına dayanacak gücüm yoktu. O evden kaçacak olsam da bunu tek başıma başarmam gerekiyordu. "Bak kızım! Ben Trabzonlu adamım. Beni deli etme! Ben seni kurtarmak için buraya kadar geldiysem, sende benimle geleceksin." "Gelemem." sessiz çıkan sesime inat başımı dikleştirdim. "Nereli olduğun, nasıl biri olduğun beni hiç ilgilendirmez. Tıpkı benim gözümün seni ilgilendirmediği gibi." "Anlaşıldı. Madem gelmeyeceksin, seni zorla götürmek zorundayım. Biraz canın yanabilir. Kusura bakma." gülüp geçmek istedim. Ama sadece istedim. Çünkü karşımdaki adam, o dik duruşunu hiç bozmadan bana doğru birkaç adım attı. "Bak! Sen onun nasıl biri olduğunu bilmiyorsun. Seni öldürür. Yapma, lütfen." "Bana zarar verecek adam daha doğmadı. Sen rahat ol, şimdi gidiyoruz." kararlı sesine inat olduğum yerde durdum. "Ben değil, sen gidiyorsun. Sana bir şey yapmayacak olsa da gelemem." Sinirle derin derin nefesler almaya başladı. Titreyen ellerim ile karşımdaki adamın yakalarını kavradım. "Beni kurtarmaya çal