"içim gece, düş'üm kırık..."
Parmak uçlarım piyanonun üzerinde kasılarak hareketlenirken ciğerim nefes ihtiyacıyla çığlık çığlığa haykırıyordu. Saçlarımdan süzülen su damlaları tenimden iz bırakırcasına kayıp giderken titreyerek tuşlara uzandım.
Gecenin derinliklerinden kulak tırmalayan bir gök gürültüsü daha yükselirken parmaklarımı acıtırcasına sertçe basmaya başladım tuşlara.
Hani siyah geceler vardır rüyaları hapseden, ruhunu karanlığa sürükleyen işte öyleydi bu gece...
Sessizliğe karışan notalar siyah gecenin içinden bir feryat gibi yükselirken, acı bedenime dalga dalga yayılıyordu .
Tanrım, bu hıçkıran göğüs benim mi? Titriyor...
Titriyor işte dudaklarım... Tutamıyorum...
Çoğalıyor, kaçışıyor gözyaşlarım.
Parçalanıyordum.
Çaresiz miydi bu kadar kirpiklerim? Beni yok ediyordu bu acı.
Parmaklarım siyah beyaz tuşların üzerinde hareket etmeye devam ederken, yağmurla harmanlanmış çaresizce aşık olduğum o kokusu sızdı burun deliklerime.
Odanın ay ışığıyla aydınlanan karanlığında bir gölge düştü üzerime.
Zihnimde yankılanan ölüm çığlıkları ardından, kulaklarıma tanıdık bir ses yükseldi, işte o an tüm sesler sustu.
"Melodi"
sesin sahibine bakacak cesaretim yoktu artık ömrüm boyunca da olmayacaktı.
Acı ardından zincire vurulmuş bir hayvan gibi kükrerken boğazımın derinliklerinden boğuk, sessiz bir hıçkırık yükseldi.
İki dudağının arasından gelen çığlığını daha fazla durduramadan, derin derin nefes alırken bütün sesi ile çığlığını serbest bıraktı.
Çığlığı odanın her yerinde yankılanırken tek bir nefesin yettiği kadar bağırarak
"O öldü"
işte o an kirpiklerime takılan dolgun bir damla çeneme doğru süzüldü.
Artık her yer karanlık ben ise SİYAH MELODİ.