Emir'in "Benimle dans eder misin?" diye bağırması sesleri bastıran yağmura rağmen her ne kadar kulağıma net bir şekilde gelsede ona doğru bakıp "Ne?" diye bağırdım. Dudakları daha önce hiç göremediğim kadar samimi bir şekilde kıvrılmış, omuzları soğuktan olsa gerek kalkmıştı.
"Benimle dans eder misin, diyorum." diye bağırdı tekrardan.
Başımı deli gibi aşağı yukarı sallarken "Evet." diye bağırdım. Yağmurda birbirimize seslerimizi duyurmak iyice güçleşmişti. Bana biraz daha yaklaşıp ellerini belime koydu. Bende gülümsememi yüzümden hiç silmeden bir elimi ensesine, diğerini de sırtına koydum. Başımı boynuna gömerken "Şarkı yok ki ama." dedim. Yavaş bir ritimle sallanmaya başladık.
"Nasıl duymazsın, dinle." dedi bir elini belimden çekip yukarı doğru kaldırırken. Elini tekrar belime koyduğunda sıcaklığını hissettim.
"Tamam şimdi duydum." dedim. Sanırım en iyi şarkı yağmurun sesiydi.
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.