Gözyaşlarına yenilerini eklerken, devam etti Derya sözlerine. Bu seferkiler bağırma, kırma değil de şiirsel anlatımdı. Yıkmak, dağıtmak bir işe yaramıyordu kendisini anlatmasına. Belki bu sözler anlatırdı, ha?
"Bana seni gönder uzaktan
Düşlerinle yaşamak yetmez oldu gayri
Ümit, korku ve keder hep iç içe
Yollarda kaldı gözüm, bekliyorum
Bana seni gönder uzaktan..."
Tam o sırada arkasında işittiği sevdiğin sözleri ile kalbi ortadan ikiye yarılmış gibi hissetti.
"Gel... Gel ki gör, nasıl yıkılmışım sensizliğe
Çile ve ıstırap dolu yaşadığım hayat
Seninle olacak günler çıkmazların ta ötesinde
Sen bilmesen de hasretini çeker bu kalp"
Yüzünü döndü sevdiğine. İkisinin de gözlerinde yaş, yüreğinde söndürülemez bir yangın, keder, acı... Beraber söyletiyordu son mısrayı.
"Gel.. gel ki gör, nasıl yıkılmışım sensizliğe..."
Yetimhanede büyümüş, 17 yıldır kimsesizlikle mücadele etmiş, çok erken yaşta kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmiş, zeki, atarlı, biraz ağzı bozuk lakin yufka yürekli bir kızdır Ahu Tomris Karayel. Bir gün ansızın yetimhaneye gelen oldukça varlıklı insanların, Tomris'in biyolojik ailesi olduklarını iddia etmesiyle birlikte işler asla eskisi gibi olmaz.
Bu hikayede ezilen, korkan, ürkek kız yok.
Bu hikayede cesur, lafını esirgemeyen, zeki kız var.
Bu hikayede Tomris'i yaralarından vuran insanlar var.
Bu hikayede vicdanları körelmiş insanlar var.
Bu hikayede Tomris' in bir de biyolojik ailesinin karşısında verdiği mücadele var.
*Karıştırılan bebekler klasiğinden bir tık farklısı*
Not: Kitap şahsıma aittir. Herhangi bir çalıntı veya kopyalanması durumda hukuki işlem başlatılacaktır.
İnstagram hesabım: _erzurumluniloyaa_