Onun yanında ağlamamak için kendimle adeta savaş veriyordum. Nasıl bu kadar duygusuz olabiliyordu? Hâlâ nasıl beni üzebiliyordu?! Mavi gözlerimi onun siyah kendisi gibi karanlık gözlerine baktım. "Bunu bana niye yaptın ya... hiç mi merak etmedin ardında ne bıraktığını?" Ne kadar inatla ağlamamak için kendimi zor tutsam da, gözyaşlarım bana ihanet ediyormuşcasına akmaya başladı. "Ben sana güvendim... herkese seni savundum. Kimse gibi bakmadım sana. Sen ne yaptın bana?" "Geçmiş defterleri mi açacaksın şimdi.!" Bağırması ile gözlerimi kapatıp derin bir iç çektikten sonra öfke ile yanan gözlerimi Cellatın gözlerine kenetleyip işaret parmağını tehditkâr şekilde Cellat'a yönelttim. "Evet! Geçmiş defterleri açacağım. Senin yüzünden... Benim başıma bir sürü felaket geldi! Seninle tanıştım! Sana aşık oldum.. ama ben bunların hepsini atlattım. Bana yaşattığın her şeyi unutum." Gözlerini kapatıp derin bir iç çekti. Sabrının sınırında olduğunu hissediyordum. Karşımda öfkesine teslim olmamak için kendisiyle savaşıyor onun bu hali de benim içime su serpiyordu. Gözlerini açtığı an ona bir adım atıp konuşmama devam ettim. "Senden nefret ediyorum!' Biraz önceki gerginliğini bir kenara bıraktı. Yüzüne alaycı bir tebessüm yerleştirip aramızdaki mesafeyi kapattı. "Nefret de aşka dahil derler.." Diye mırıldandı, meydan okuyan bakışlarla. **************** Yılların silemediği bir nefret, yılların silemediği bir aşka yenik düşecek miydi? Kapak tasarımı için @kod521987 çok teşekür ederim♥
40 parts