Milena'ya Mektupları okudum dün gece. İlk kez elime aldığımda bana fazlasıyla romantik ve aklımın alamayacağı kadar yoğun duyguların anlatıldığı sıkıcı bir kitap gibi görünmüştü. Hatta yarıda bırakmıştım. Dün gece uyku tutmayınca karıştırdığım kitapların arasında bana göz kırparken tepkisiz kalamadım ama. Çünkü hayatımda ilk kez aşık bir adamı anlıyorum. Bir kadın ne kadar sevilebilir anlıyorum. İnanmadığım, saçma bulduğum, uzak gördüğüm o duyguları anlıyorum. Kafka, aşık olduğu kadına o mektupları yazarken Milena'da ona mektuplar yazıyordu. Bense o imkana asla sahip olamayacağımı bile bile bu satırları karalıyorum. Kardeşime yalan söylüyorum, sana yalan söylüyorum, kendime bile yalan söylüyorum... artık sadece bu kağıtlara yalan söylemeyeceğim. Çünkü bu yükle başa çıkmak zorundayım bir şekilde. Hiç konuşkan bir insan olamadım, biliyorsun. Ben soğuk olanım ya hep... işte bu yüzden yazmaya karar verdim. Bu mektuplar, benim yalnızlığıma biraz seni katacak ama asla senin eline geçmeyecek. Çünkü seni seviyorum Hazan. Ama sen bana yasaksın. Yağız Egemen (ya da Bay Buzdolabı)
13 parts