Önce nefesi okşadı dudaklarımı ardından biraz daha yaklaştı artık onun nefesini soluyordum. . İnsanın nefesinin tadı olabilir miydi? Verdiği her soluk dudaklarımdan sızıp damağımda şekerli bir tat bırakıyor arsız bir çocuk gibi daha fazlasını istememe sebep oluyordu. Kalbim göğüs kafesine sığmıyor deli gibi çırpınıyordu ve her çırpınışında onun göğsünde yankı buluyordu. O milimlik uzaklık kapanmamaydı! Kalbimin dayanmasına imkan yoktu. Artık kollarımı kurtarmak için çabalayamıyordum. Tüm vücuduma yayılıp her hücreme isgal bayrağını dikmiş olsa da tek tutunacak dalım, tek özgürlük umudum o bir milimlik mesafeydi. Belki de özgürlük sanıp dört elle sığındığım o mesafe esaretin ta kendisiydi. Belki aşkın sınırları yoktu, belki de özgürlük aşkı kabullendiğim yerde başlayacaktı. Gözlerim dudaklarını bulduğunda elalarını göz kapaklarının ardına saklayıp derin bir nefes çekti içine, havayla dolup şişen göğsü göğsüme baskısını arttırdığında kalbimdeki çırpınışlar son buldu sessizliğin çığlığı dört bir yanımızı sardı..