Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının büyük usta Saramago'nun eşsiz anlatısında edebiyat tarihine geçen yolculukları böyle başlar. Emrah İmre'nin Portekizceden çevirisi ve Birol Bayram'ın desenleriyle okurun minör başyapıtlarından olacaktır Bilinmeyen Adanın Öyküsü.
"(...) ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum, o adaya ayak bastığımda kim olduğumu öğrenmek istiyorum, Bilmiyor musun ki, Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin, (...)"
"Saramago görünüşte sade bir öyküyü basit bir dille ve masum karakterlerle aktarıyor; okurlar, hayalperestler ve âşıklar psikolojik, romantik ve toplumsal altmetinleri fark edecektir."
"Anne ben okula gidiyorum"
"Okuldan gelince sana çok güzel bir haberimiz var" dedi babam.
Babam iki elinide birbirine sürttüğüne göre çok kötü bir haberin olacağını düşünüyordum.
Ama babamın tabiriyle iyi bir haberse benim cehennemi yaşacağıma işaretti.
"Tamam" dedim evden çıktım.
Yüzüm düşmüştü babam öyle bir şey dediği zaman ya ben yanıyordum yada abim.
Abim yanmamıştı bu hikayede Korkmaz Ailesinin kızıyla evlenmişti.
Bir erkeğe göre istemediği biriyle evlenmek cennetti. Çünkü o kızı ne kadar sevmese bile bir başkasıyla birlikte olunca erkeklerde belirgin olan bir şey yoktu.
Ama iş kadınlara gelince ya hamile kalırdın yada o cehennemde yanardın.