-"Sen öyle bir adamsın ki; göz yaşın bile terk edemiyor seni , akıp gidemiyor yanaklarından. Ben nasıl akıp gideyim zamanda ,nasıl nefes alayım senden uzakta." Kızaran gözlerinde yine yaş yoktu. Artık arkasındaki acıları bildiğim, aşina olduğum gülüşü yine yüzündeydi. Sıkı sıkıya tuttuğu ellerim onun dudaklarıyla taçlandırıldı.
-" Sen ömrümden hiç gitme olur mu , gökyüzüm? " Gözlerinde kainat, dudaklarında yaşam saklayan bu adam onu bırakabileceğime ihtimal mi veriyordu? Bu sefer ben öptüm o yorgun avuç içlerini.
-" Ömrümün sonuna kadar kalbim hep senin kalbinin yanında olacak. Söz veriyorum. Her nefesimde acına merhem sana gökyüzü olacağım. "
-" Benim gökyüzüm." diye fısıldadı. Yaşlı gözleri aşkla baktı gözlerime.
- "Senin yaralarını bir bir öpecek bir bir saracağım , kalbi güzelim. Yüzündeki o sahte gülüşleri atacak sana ağlamayı öğreteceğim. Ha bir de, seni hep ve çok seveceğim."
Bu hikaye puslu bir dolunayın güneşli bir gökyüzüne dönüşünü anlatıyor.
*KİTAP YENİDEN YAZILIYOR!!*
Efsan ailesinin evlilik baskısına daha fazla dayanamaz ve Mardin'den hiç bilmediği bir şehre İstanbul'a kaçar.
Atlas Akay yer altı dünyasının karanlık lideri. Hayatta hiçbir korkusu olmayan ölümün ta kendisi olan bir adam.
Kader bu ikisini hiç beklemedikleri bir anda karşı karşıya getirecek. Yeni bir aşkın külleri doğacaktı.
"Adam yanacak kadının bedeninde kül olacaktı..."
-Yetişkin içerikli bir kitaptır!!!
-Kitapta bolca +18 vardır.
-Argo vb. olumsuz ögeler barındırmaktadır!!!