Kaçmak çözüm değildi. Kaderim bir adamın dudaklarından dökülecek kelimelere bağlanmışken, bana uzanan hiçbir el bunu değiştiremezdi. Ölüm enseme üflüyordu ve korku damarlarımda geziniyordu. Ruhum iki farklı bedende, iki farklı zamanda varolmuştu ve ben kendimi nasıl kurtarabileceğimi bilmezken, gelecekte tanıdığım insanları geçmişe sürükleyerek onları da ölüme sürüklüyordum. Evet, kaçmak çözüm değildi. Ama ait olduğum zamana dönüp her şeyi yakmak çözüm olabilirdi. ***** "Kalbini söküp atınca acın dinecek mi?" Yağmur damlaları toprağa düşerken gözlerimi açıp ona bakmakta zorlanıyordum. "Bağırıp çağırınca, delicesine haykırınca acın dinecek mi? Söyle, dinecek mi?" "Hayır." diye mırıldandı. "Kalbimi söküp atınca acım dinmeyecek, bağırıp çağırınca da... Onun kalbini söküp çığlıklarından şarkı bestelediğimde acım dinecek. Onun kanını ayaklarımın altına aldığımda ise her şey bitecek." Gözlerindeki intikam tutuşmayı bekleyen kıvılcım gibi geliyordu. Aramızdaki mesafeyi kapattı. "Onu mahvetmek istemiyorum." diye fısıldadı. "Ben onu yok etmek istiyorum."