Salem Cadılarının gerçek hikayesini bilir misiniz?
Tanrı dünyayı sadece yedi günde yarattı ardından dünyanın asıl ev sahibi olan dağları, ovaları, denizleri, akarsuları, bitkileri ve hayvanları yarattı. Kendi evinde ise ilk insan olan Adem'i ağırlamaktaydı.
Fazla değil, çok kısa bir süre sonra cennetin bahçelerinde salınan ve tek insan olan Adem yalnızlıkla Tanrı'ya yakardığında Tanrı Adem için Lilith'i yarattı. Lilith ve Adem cennetin bahçelerinde ilk insanlar olarak dolaşmaktaydı. Lilith, Adem'in sonu gelmeyen bencillikleri yüzünden ve üstünlük kavgaları yüzünden Tanrı'nın söylenmesinin yasak olduğu ismini mırıldanırıp kaçmıştı cennetten.
Dünyaya yollanılan Lilith geride öfkeli bir Tanrı, aşk içinde kıvranan bir sevgili bırakmıştı cennette. Kendi üstünlüğünü ilan etmek için ve bunu diğerlerine kabul ettirmek için, Adem'in yakarışlarını, Tanrı'nın uyarılarını görmezden gelerek doğurmaya başladı çocuklarını. Çocukları kendi kadar dik başlı, kendi kadar merhametli, kendi kadar kural tanımazdı...
Lilith cennettin bahçelerine geri dönmemeye kesin karar verdiğinde Tanrı'da, Lilith'in çocuklarını öldürmeye başladı. Aşk içinde kıvranan Adem cennettin bahçelerinde yine yalnız kalmış hüznünü cennet ağaçlarına fısıldamaya başlamıştı. Tanrı, sevdiği kulu Adem için, Adem'in kaburgasından Havva'yı yarattı. Havva, Lilith gibi üstünlük savaşlarına girmeden, cennettin bahçelerinde Adem ile yaşamaya başladığında Lilith yaşadığı acıyla lanetledi bütün dünyayı.
"Her kim, benim ırkımdan birine aşık olursa ve ölümlüyse, aşkını yaşayamadan ölüme kavuşacak."
Kendi ırkından gelen Salem Cadılarını ve onlara bağlı bütün hayatı böyle lanetledi Lilith. Çocuklarının kaybı, sevdiği adamın ondan vazgeçişinin acısını bütün dünyadan çıkarmıştı...
|| Red Ballon finalinden sonra başlayacak
Jungkook kütüphanenin rafları arasında yanlışlıkla bulduğu bu günlüğü bakınmak için okumaya başladığında kelimenin tam anlamıyla aşık olmuştu. Günlüğün sahibi kendi ve yaşamı hakkında her şeyi günlüğe çok güzel bir şekilde aktarmıştı. Jungkook yazılırkenki tüm hisleri neredeyse hissediyordu. Sayfaları hızla çevirirken son sayfasına geldiğini şimdi fark etmişti. Son sayfasını çevirdiğinde gördüğü şey şokla ağzını açık bırakmış ve gözlerini doldurmuştu.
"Güle güle dünya. -Kim Taehyung (1962-1986)"
"24! Öldüğünde sadece 24 yaşındaymış!"
Gözlerinde biriken yaşlarla ağzından döküldü kelimeler. Üzgün ve kırılmış hissetti Jungkook. Onu tanımıyordu ama okuduklarıyla onunla yaşamış ve yakınıymış gibi hissetmişti.
"Ne veya kim öldürdü seni..Neden daha fazla dayanamadın? Ama Kim Taehyung eğer yanında olsaydım gitmene asla izin vermezdim.."
Son sayfaya tutturulmuş fotoğrafa baktı ve gözyaşı daha fazla dayanamayıp düştü. Gözyaşı günlüğe değdiği an etraf güneşten bile daha fazla aydınlanıp parıldadı..