Sıkıca belimi kavrayan elleri nefes alışımı hızlandırırken, gözümün önüne gelen görüntüler durumumun kötüye gittiğine bir işaretti. Hafiften titremeye başlayan vücudum da öyle...
Neredeyse çenesine gelen başımı kaldırıp yüzüne bakamıyordum. Yaşlarla dolan gözlerimi ve aciz bakışlarımı görsün istemiyordum. Nefesi gittikçe yüzüme yaklaşırken kendimi sakinleştirmem daha da zorlaşıyordu.
"Ne olur bırak, kendinde değilsin!"
Derin bir nefes çektim içime.
"Lütfen bırak, yalvarırım gideyim! Lütfen!"
Tekrar solumaya çalıştım havayı.
"Hayır! Hayır!"
Zihnime doluşan sesler ve görüntüler titrememi gittikçe artırıyordu. Hissettiğim şey saf korkuydu.
Çeneme temas eden el, başımı yukarı kaldırdığında karşımdaki görüntü ile zihnimdeki görüntü yer değiştirmişti. Dudaklarının dudaklarıma temasıyla hızla onu kendimden uzaklaştırdım. Gözümden bir bir akıp giden damlalar çaresizliğimin temsiliydi adeta.
Şaşkınca bakan gözleri ne olduğunu anlamaya çalışır gibiydi. Zar zor aldığım nefeslerin ve uğuldayan kulaklarımın ardından bana seslenişini duyuyordum. Ama cevap verecek taakatim yoktu.
Dizlerimin üzerine düşerken, bir kez daha uğradığım haksızlığın ağırlığı altında ezilmiştim.
"NEEEEEE" meltem teyzenin bağırmasıyla koltuktan sıçradım
"Bir dakika bir dakika, ben şimdi doğrumu anlıyorum. Adamın biriyle tüm gün boyunca gezip tozup eğleniyorsun hatta ve hatta gecesinde çocuk yapabilecek kadar yakınlaşıyorsun ama sabah kalktığında adam ortalıkta yok ve sen yattığın kişinin adını bile bilmiyorsun " evet sanırım bige güzel bir şekilde özetlemişti
İlk 10 bölüm aynı anda atılmıştı.