Vinculum
  • LETTURE 475
  • Voti 43
  • Parti 12
  • LETTURE 475
  • Voti 43
  • Parti 12
In corso, pubblicata il mag 31, 2018
"Beni daha önce tanıyor muydun?"

Kırmızı gözlerini hafifçe kısıp, bana bir adım yakınlaştı. "Soracağın tek soru bu mu?" Bir adım daha atarak özel alanıma girdi. "Korku hissetmiyor musun?"

"Çok şey hissediyorum ama hissettiklerimin arasında bir tek korku yok." Bu kez ona doğru ben bir adım attığımda, ayaklarımızın ucu birbirine değdi. "Fakat en çok hissettiğim şey tanıdıklık," Gözlerimi gözlerinden ayırmadan, yüzümü ona doğru yakınlaştırdım. Hiçbir şey yapmadan sadece beni izliyordu. "Yakınlık."

Gözlerimi gözlerinden ayırmasam da dikkatimi, bileklerinden bana doğru süzülmek isteyen kara dumanlar çekti. 

O an Azad gergince bir adım gerileyerek, bana ulaşmalarına engel oldu.

"Pişman olacağın şeyler yapıyorsun."

Olduğum yerde kalarak, ona baktım. "Sadece pişman olacağımı bilecek kadar beni tanıyan birisini, bende tanımak istiyorum."

Hiçbir şey demeden, sadece bana baktı. Belki sadece bakmıyordu ama gözlerinde ki anlamı çıkartacak kadar onu tanımıyordum.  

Şansımı deneyerek, tekrar sordum. "Kimsin sen?"

Dudaklarını araladı. Belki soruma cevap verecekti fakat odanın dışından bir patlama sesi daha geldiğinde, dudaklarını tekrar birbirine bastırdı. 

Dışarda ki davetsiz bedenleri tanımıyordum ama Azad tanıdığını belli ederek kaşlarını çattı ve öfkeyle gözlerini kıstı. Onun bu tavrını hissetmiş gibi, bileklerinde ki simsiyah ince dumanlar kollarına çıkmaya başladı. Sanki daha da ilerleyip beyninin içine girerek, kontrolü kendi ellerine almak istiyorlardı.

Kaşlarını daha da çatarak, sert adımlarını odanın dışına yöneltti. Yanımdan geçerken duymadığımı sanarak, mırıldandı.

"Sadece tanıdığında, başka bir duyacağın pişmanlığım."

Ya da belki de duymamı istemişti. Geri adım mı atmamı istiyordu? Kafamda ki onlarca soruya arkamı mı dönmeliydim?

İyi ki, o adımı atmamıştım.
Tutti i diritti riservati
Iscriviti per aggiungere Vinculum alla tua libreria e ricevere aggiornamenti
oppure
#275bilimkurgu
Linee guida sui contenuti
Potrebbe anche piacerti
Bir Moğol Hikayesi- Hülagü Han {Tamamlandı} di CopyCatSlayer
45 parti Completa
(bxb) Eceli gelmeden ölmek nedir bilir misiniz? Hayatın yavaş yavaş anlamını yitirmesi ve yaşadığımız olayları o veya bu sınıfına koyamayıp yaşarken ölü konumuna düşmek? İşte bu sessiz sedasız intihar etmektir. Çok iyi hatırlarım babam başkalarına sert davranırdı. Annemse başkalarının acılarını paylaşırdı. Bugün ise annem öldü babam da bulduğu bir kadınla çekip gitti. Neden beni almadı diye sorarsanız da sebebi lanet bir "homo" olduğum için. Bu eşcinsellik yüzünden duymadığım hakaret ve yemediğim dayak kalmamıştı. Evden, çevreden hatta okul arkadaşlarımdan bile!.. Şimdi de bana babamdan yadigar kalan o sertliği kendime yönelttim. Babam gibi çektiren de annem gibi çeken de ben oldum. Ve hikayemin kapanış sahnesi olarak kalbim paramparça kırılmış ve taş gibi katılaşmış şekilde bu dünyayı terk ediyorum... En azından ben öyle planlıyordum ama öldürmeyeni Allah öldürmüyor derler ya. İşte tam olarak başıma gelen bu oldu. Kendimi attığım uçurumda yaşamımın son bulmasını beklerken ; yürekleri allak bullak eden, göğü parçalayan tiz çığlıkların arasında bulmuştum kendimi. Yerde yatan cesetler ardında kaçışan kadın, erkek ve çocuklar ; hemen arkalarında yeri göğü inleten küheylan gibi atlarla sert, cesametli, iri yarı, hayvan postlarıyla bezenmiş, hafif gözleri çekik adamlar gözdağı vermek istercesine bağırıyor önüne kattıklarını kılıçtan geçiriyorlardı. Ben ise anlamadığım bir şekilde bu kargaşanın ortasına düşmüştüm.
Kayıp Yüzük di Anonim1372
31 parti Completa
"Elini göster." Elimi arkamda yumruk yaptım. "Leo?" dedim yardım dilenen bir ses tonuyla. Fakat Leo bakışlarını kaçırdı. Bakışlarını kaçırdığı anda takılı kaldı. Gözleri. Liderin eline düştü. "Lider." dedi. "Yüzüğün?" Gözlerimi onun eline çevireceğim sırada elini arkasına götürdü. Başını bu seferde sağına doğru yatırdı. "Bana elini göstermeden buradan gidemezsin." Yutkundum. Her an ağlayacak noktadaydım. Çocuk gibi tepinerek ağlama isteğiyle doluydum! "Feride." Gözlerimi sımsıkı kapattım. "Elini göster." derken sesi kısıktı. Daha fazla direnmenin bir sonuca varmayacağının bilincinde olarak yavaşça elimi önüme doğru uzatıp, yumruğumu açtım. Çıt çıkmadı. Demek ki yüzüğü Leo gibi onlarda göremiyordu. Rahatlayarak bir nefes verip gözlerimi açtığım sırada, yüzük parmağıma bir elin değmesiyle irkilerek ona baktım. Sağ eliyle, sol elimin yüzük parmağına dokunuyordu. Lütfen göremiyor ol. Lütfen. Gözlerimi yüzüne çevirdim. Kaşları çatılmıştı. Bakışlarını yüzükten alıp, gözlerime çevirdi. Elimi çekmeye çalıştım. Bırakmadı. Arkasına sakladığı elini öne uzatıp bana doğru gösterdi. Parmağındaki sade, gümüş alyans parladı. Bir küfür savurdum. Elimi tekrar çekmeye çalıştım. Bir kere daha ve bir kere daha... Ne kadar çekiştirirsem, çekiştireyim elimi bırakmadı. Dolan gözlerimi Leo'ya çevirdim. Beni buradan götürmesi için ona yardım dileyen gözlerle, baktım. Fakat karşılık alamadım. 17.09.2023
Potrebbe anche piacerti
Slide 1 of 10
Bir Moğol Hikayesi- Hülagü Han {Tamamlandı} cover
~Do I Have Father's cover
Asena deniz (gerçek ailem) cover
SALGIN cover
Mafyatik Aile cover
Patron cover
SÖNMEYEN ALEVLER cover
Kayıp Yüzük cover
ŞAHMARANLAR ( ASIRET AILEM )  cover
AZÂDİ AİLESİ [ AŞİRET AİLEM ] cover

Bir Moğol Hikayesi- Hülagü Han {Tamamlandı}

45 parti Completa

(bxb) Eceli gelmeden ölmek nedir bilir misiniz? Hayatın yavaş yavaş anlamını yitirmesi ve yaşadığımız olayları o veya bu sınıfına koyamayıp yaşarken ölü konumuna düşmek? İşte bu sessiz sedasız intihar etmektir. Çok iyi hatırlarım babam başkalarına sert davranırdı. Annemse başkalarının acılarını paylaşırdı. Bugün ise annem öldü babam da bulduğu bir kadınla çekip gitti. Neden beni almadı diye sorarsanız da sebebi lanet bir "homo" olduğum için. Bu eşcinsellik yüzünden duymadığım hakaret ve yemediğim dayak kalmamıştı. Evden, çevreden hatta okul arkadaşlarımdan bile!.. Şimdi de bana babamdan yadigar kalan o sertliği kendime yönelttim. Babam gibi çektiren de annem gibi çeken de ben oldum. Ve hikayemin kapanış sahnesi olarak kalbim paramparça kırılmış ve taş gibi katılaşmış şekilde bu dünyayı terk ediyorum... En azından ben öyle planlıyordum ama öldürmeyeni Allah öldürmüyor derler ya. İşte tam olarak başıma gelen bu oldu. Kendimi attığım uçurumda yaşamımın son bulmasını beklerken ; yürekleri allak bullak eden, göğü parçalayan tiz çığlıkların arasında bulmuştum kendimi. Yerde yatan cesetler ardında kaçışan kadın, erkek ve çocuklar ; hemen arkalarında yeri göğü inleten küheylan gibi atlarla sert, cesametli, iri yarı, hayvan postlarıyla bezenmiş, hafif gözleri çekik adamlar gözdağı vermek istercesine bağırıyor önüne kattıklarını kılıçtan geçiriyorlardı. Ben ise anlamadığım bir şekilde bu kargaşanın ortasına düşmüştüm.