Son nefeslerin MABEDİ...
Yankı' da, bir yerlerde...
Yolunu kaybetmiş ruhların günahkar bedenlerinin adım sesleri sessiz sokakta yankılanırken özgürlük senfonisi tek bir kelimeyle suçlanmıştı; YANKI.
Toprağı zehirli dudakların fısıltıları geçmişte tutuştu, şimdi yandı, gelecekte ise sönmeye terk edildi.
•
"Bu cehennem çukurunun adı neden 'Yankı' biliyor musun Ruhan?" ılık nefesi ensemde yuva yaparken sanki daha çok yaklaşabilirmiş gibi biraz daha eğildi.
"Çünkü, burada dile gelen her günahın bir yankısı vardır. İşte tam da bu yüzden kimse bu çukurdan çıkamıyor." dudaklarının kıvrımı tenimi teğet geçtiğinde titremek kaçınılmazdı.
"Peki sen, gerçekten de bir istisna olabilir misin, Ruhan?"
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)