Smyrna'ye Esir Düşmüş Kral These
  • Reads 914
  • Votes 49
  • Parts 3
  • Reads 914
  • Votes 49
  • Parts 3
Ongoing, First published Jun 01, 2018
Leon ve onun çocukluk arkadaşı Yorgo, Yunanistan'dan Akdeniz kıyılarına, Helen İmparatorluğunun Osmanlı ordusuna açtığı savaşla mağlup olan devletle imzalanan ateşkes sebebiyle Yunanistan toprağı sayılmaya başlanan Smyrna'ye Bolşevik ajanı olarak giden ve gittikten sonra memleketlerinde 'kaçak' olarak ilan esilen iki genç asker. Belki de hayatının dönüm noktasını belirleyen bir kararın eşiğinde bu görevi Türkler için kabul eden Leon İzmir'in onu sürüklediği matbaada, her vakit onun bir parçası olacak kadınla, ne kadar doğru bir karar verdiğini anlamış oldu. 

Bu karar işinde vatanına ihanet eden Leon, Yorgo'nun içine düştüğü kapandan nasıl kurtarabilecekti, İhanetin yükünü daha ne kadar kaldırabilecekti? 

Peki ya Yıldız, bu acıya nasıl dayanacaktı?

Harp masum olan herkesin canını yakıyordu. Hepsi bu savaşın kurbanlarıydı.
All Rights Reserved
Sign up to add Smyrna'ye Esir Düşmüş Kral These to your library and receive updates
or
#49borankuzum
Content Guidelines
You may also like
You may also like
Slide 1 of 10
Ankara Rüzgarı / Barış Alper Yılmaz cover
Çift Çizgi | BAY cover
𝑶𝒑𝒊𝒂 | 𝑩𝒂𝒓ış 𝑨𝒍𝒑𝒆𝒓 𝒀ı𝒍𝒎𝒂𝒛  cover
Seen | Eren Elmalı  cover
Giriftar | barış alper yılmaz cover
fein | taekook cover
lifetime, taekook cover
single | tk cover
UNKNOWN | CHANMİN cover
Pera'da Gece Yarısı cover

Ankara Rüzgarı / Barış Alper Yılmaz

23 parts Ongoing

"Gökalp... bizim oğlumuz. Sen onun öz babasısın." Barış'ın gözleri bir anda irileşti, sanki zaman donmuş, dünya sessizliğe gömülmüştü. İçine bir şey çarpmış gibi oldu, ne bir ses, ne bir hareket... sadece bir ağırlık. Göğsüne saplanan görünmez bir sancı gibi. Kalbi, aniden ritmini şaşırdı; ne hızlandı ne durdu, sadece derin bir sessizlikle yankılandı içindeki boşlukta. Ama artık başka bir şeydi o. Artık sadece bir çocuk değil... Barış'ın kanından, canından bir parça... içini paramparça eden o açıklamanın tam merkezindeydi. Gözleri doldu. Yanaklarına inmeyen, ama gözbebeklerinin içinde büyüyen o doluluk... yılların eksikliği, farkında olmadan duyduğu özlemin ağırlığıydı. "Benim..." dedi Barış, sesi titrek ve neredeyse duyulmazdı. Dudakları zorla oynadı, kelimeleri dışarı çıkarmak isterken titredi. "...oğlum mu?"