Ayakucumdan başıma doğru uyuşan bedenim beni telaşlandırırken, "ben sana yardım edemezdim!" Diyerek yalvarmaya başladım. "ben sana yardım edemezdim, bırak beni!"
Bırakmıyor.
"Sana yardım edemezdim, öldürme beni!"
Öldürüyor.
"Ben sana yardım edemezdim!"
"Çiler!"
"Yardım edemezdim!"
"Kâbus görüyorsun güzelim, uyan."
"Bırak beni!"
"Çiler uyan!"
"Sana yardım edemezdim!"
Gözlerimden akan yaşlar ve alnımda biriken terler birbirine karışmıştı, endişe ile gözlerime bakan Hazar ile hâlâ salıncaktaydık, yattığı yerde dikleşmiş, avuçlarının arasına yüzümü almıştı. Kâbustan uyanmış olduğumu fark etmeme rağmen üzerimden atamadığım o şok dalgası hala bedenimdeydi. Elbiseme baktım, mavi ve temizdi. Etrafımızda siyahlara bürünmüş kimseler yoktu, büyüyen gözlerimle Hazar'a baktım.
"Geçti güzelim, geçti." Dedi, beni daha sıkı sardığında bende aynını yaptım. Ama bu sefer karanfil kokusu bana iyi gelmemişti, ondan ayrılacak gibi oldum ama buna müsaade etmedi. "Ne gördün?" diye sordu beklentiyle.
Bir cinayetin tanığını,
Bir cinayetin kanını,
Bir cinayetin karanfilini,
Bir cinayetin mahvettiği hayatları.
Diyemedim...
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."