O, tüm Mardin'in diline destan olan bir güzelliğe sahipti. Ta ki o güne kadar...
Kaza sonucu güzelliği zedelenmişti tüm Mardin'in gözünde... Genç kızı isteyen tüm talipler vazgeçmişti ve genç kızın arkasından fısır fısır konuşmaya başlamışlardı. Aslında kimse tam olarak kızın vücudunda ki yaraları bilmiyordu, kimseye göstermiyordu genç kız, utanıyordu. Ama görmeyenler öyle dedikodular çıkartmışlardı ki... İster istemez genç kız da hayattan soğumuştu.
Kim böyle bir kızı isterdi ki?
Kimse.
Belki de yanılıyordu genç kız. Çünkü, onunla evlenmeyi kabul eden kişi tüm Mardin'in genç kızlarının evlenmek istediği kişiydi.
Yusuf Dayıoğlu.
Mardin'in ağalarındandı. Babası ve karısı seneler önce vefat etmişlerdi, ama buna rağmen tekrar evlemek gibi bir girişimde bulunmamıştı, şimdi neden birden bire evlenmek istiyordu ki?
Belki de daha küçücük olan oğluna anne arıyordu? Kendine güzel gözükmeye çabalayan bir kadın değil de, oğluna iyi bir anne olacak bir kadın arıyordu?
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.