Bir acı yel savurdu yürekleri. Kağır olan kalpler isyanını dile getirmek için ruhlarını ateşe attı. Gecenin koynunda derbeder olmuş adamın aşkına yıldızlar ve ay şahit olurken, karşısında bitap düşmüş kadın gecenin sessizliğine bürünmüştü.
"Sana elimi uzattım. Sen ise uzattığım ele hançer batırdın!" dedi kasırga misali içinde ki dinmeyen fırtınaları dile getirirken. "Sana verdiğim gülün dikenlerini, senin aşkından derbeder olmuş yüreğime batırdın." acının koynunda kavrulan bedeni isyanını gösterirken karşısında diline kara bir kilit vurulan kadının sessiz feryatları, adamın aşinası olduğu kahverengi gözlerinde akan yaşla can buldu.
"Haklıydın. En büyük cahilli ben yaptım!" zehir zemberek sözlerinin ardından gelecek olan itiraf, parçalanan kalpleri bir kez daha tuzla buz edecekti. Kızıl saçlarına ömrünü heba edecek olan kadının sessiz ağlayışı bir kez daha bıçak batırdı adamın kavrulmuş yüreğine. "Ben aşkından meftun olmuşken sen gururuna yenik düşüp, aldığın nefesle can bulan kalbimin celladı olacak kadar canisin."
Patlayan volkanın ardından düşen ateş parçaları misali derbeder adamın sözleri kadının yüreğine, ölüme yol açacak şekilde düşerken yinede gece kadar sessiz kalmaya devam etti. Yüreğinde açan gülü soldurmamak için aşık olduğu adamı dinledi sadece. Mora dönmüş dudaklarından dökülen cümle ile esas dikenler ay kadar güzel olan kadının kalbine battı.
"Ama, Allah benim belamı versin ki hala seni seviyorum!"