Dizeler zihninden geçerken etkileyici bir parfüm kokusu doldu burnuna. Kokunun kimden geldiğini anlamak için etrafına bakarken ilk zilin çaldığını duydu. Hafta içi yapılacak özel maç nedeniyle bugün ilk iki ders takım idmanı vardı. Geç kalmamak için koşturmaya başladı, sırt çantasını acele ile sırasına bıraktıktan sonra antrenmanın yapılacağı bahçeye gitmek üzere sınıftan çıktı. Koridorda bir iki adım atmıştı ki bahçedeki güzel koku yine genzine doldu. O an yürümeyi bıraktı. Eli istemsizce havalanırken sanki o enfes kokuyu tutabilecekmiş gibi parmaklarını açıp kapadı, merakla ve heyecanla kokunun kaynağını bulmaya çalıştı. Birkaç metre ilerisinde kumral saçlarını atkuyruğu yapmış, bir altmış boylarında incecik bir kızın yürüdüğünü fark gördü. Her adım attığında ipek gibi saçlarının dalgalanışını izledi bir süre... Kız yüzünü ona doğru çevirdiğinde eli gayriihtiyari kalbine gitti. Bembeyaz teni pürüzsüz, çıkık elmacık kemiklerinin üstü ise hafif pembeydi. Elaya çalan iri gözleri ışık saçıyordu. Bu kızı daha önce hiç görmemişti. "Kim bu kız?"