İnsan bazen ayakta durmak için birine ihtiyaç duyar. Bir kol gibi, bir el gibi veya'da SEN gibi. SEN Karanlık oda doğan güneşin ışıgı ile hafif aydınlanırken, gözlerimden akan yaşları umursamadan, yırtılmış kazagıma baktım. Gözüme ilk carpan şey babamın yanıma atıpta yarım bıraktığı viski şişesi oldu hiç düşünmeden beton yığınında oturan ağlamaktan gözleri sişmiş babasının vurduğu kemer izlerinin acısıyla kıvranan bu güçsüz kızı, kendimi öldürmek istedim. Viski şişesini alıp soğuk betona vurdum. Cam parçaları beton üzerine dağılırken viski bacağımdaki kemer yarası üzerine dökülüp beni cehennemde yaktı. Yanan yaramın acısıyla ağzımdan boğazım yırtılırcasına ses cıkarken elimdeki kırık viski şişesini bıraktım. Viski dökülmüş yaramı yıkamak istedim ama o kadar bitkindimki kalkmaya calışırken cansız bacaklarım beni yere düşürdü. Nereye nasıl düştüğümü bilmiyorum ama kırık camların bacağımı kestiğine eminim. Elime gelen kanla yüzümü soğuk betona koyup göz yaşlarımı serbest bıraktım. Soğuk beton yanan yüzüme iyi gelirken babamı gördüm. Elindeki kemeri bırakıp fahişe kadınını içeri giydirdi. İste o an hic doğmasaydım dedim...