Vakti kayıp beklentilerimden umuma kapalı yaralar arşivledim.
Sabaha karşılarda üzerime devrilenlere duvar değilse,
Özlem denir.
Bilimlerin keşfetmiş ve keşfedilmemiş tüm anatomi bilğilerinde.
Sana her susmamda bogazıma takılana bir ad koyamadım
Hiç bir dilin alfabesinde.
Çocukları sürğün edilmiş parkların heycanı var içimde,
Bir ihtimal daha varlı kurulan cümlelerin,
Umutsuzlugu aynı zamanda.
Akraple yelkovanın her saatte kavuşması ihtimalini ugurladım, köhnemiş şehirlerin yargun sokaklarında.
Ve budenli çıglıkları,
hiç bir Megahert seviyesinin bastıramayacağı radyo şarkılarında, adının harflerini dinledim sadece.
Bilyelerini cebinde saklamaktan başka bişey yapmayan çocukluktan,
Bunca küsür yıl arasında yüreğimin ceplerindeki paslanmış bir isme dokundum.
2.
*MALUM ŞAHSIN ÖMÜRCESİ*
kumbarası yada birikintisi yok acımız kadar
mutluluğun,
zerresine kadar biriktiriyoruz içimizde hüznü.
Oysa kat kat mutluluğu var kendindinden menkul bir uçurtma ğibi, zamanın kıyısına sıkıştırdığımız ömürlerin.
kıyısını deniz dalğalarının dövdüğü sahillerde,
kumtanelerine ğölğesini devdirdiğimiz hayatlardan sorumlu değiliz,
ömür diye biçilen zaman kavramının içindeki baharlarda solan çiçeklerden de.
Parmak uçlarımızda yeşeren hayatları tozlu yollarda sürüklüyor,
aklı hislerine muhtelif bir deli.
Hüzünlü bir ön sözü yada son sözü olan bir hayatı kabulenmeyenleri yazmayacak tarihte, mücadelemiz kadar cesaretimizde kalmadıysa.
Yaşamak kalitesi nemelazım ki, yaşamsa sade bir kişi yada bir kelime birikintilerinde boğulanlara.
'Şiir yazmak ve okumak' benim ruhumun dinginliğini sağlayan ve yazarken de mutlu olduğum bir uğraş. Bazen 'Duygu Tsunami'leri gelir ve yazmaya çalışırım. Aslında 'yazmak' benim Güvenli Liman'a kaçışımdır.