Yazılarımın bana zarardan başka hiçbir şeyi olmuyor. Tek bir faydasını görmedim bugüne kadar. Önceleri acaba ileride bir faydasını görebilecek miyim diye düşünürdüm, şimdi ise bir zararını görmesem bari diyorum. Keşke kötüye giden tek şey benim ruh sağlığım olsa, fakat ülkede her şey kötüye gidiyor. Aslında çarklı sistem gibi tamamen birbirini tetikleyen olgular bunlar. Bir ülkede işler yolunda gitmezse, tüm toplum bundan etkilenir. Yurt genelinde satılan milyonlarca depresan da bu tezi ispatlar nitelikte. Bense bu depresyona rağmen depresanlara direniyorum. Polise, hükümete direniyorum. Devlete, mevcut düzene direniyorum. Aşka direniyorum. Velhasıl yaptığım yegane şey direnmek.
Fikirlerimi eyleme döktüm, ceza aldım. Kalem vasıtasıyla satırlara döktüm, ceza aldım. Artık daha yayınlama fırsatı vermeden, yok ediyorlar. Belki de o yazılarda suç unsurları bulup , infazımı yakacaklar ve hapishane kapıları benim için ardına kadar açılacak. Çokta umrumda! Eğer gökyüzünde tipi varsa, ben de boşvermişlik ceketini geçiririm üzerime...
Bütün bunlara rağmen vazgeçmiyorum yazmaktan. Yazmak benim uyuşturucum. Bana fiziksel olarak hiçbir yararı yok. Hatta sürekli zarar veriyor. Sadece bana vermekle kalmıyor, ailem de bu durumdan olumsuz etkileniyor. Ama manevi yönden bana verdiği huzur ve mutluluk paha biçilemez. Tıpkı bir uyuşturucu gibi...
"Demez mi anası, topallığına bakmadan benim kızıma göz koymuş diye? Der. Bu konuyu bir daha açma anne."
******
"Seni yaktım, kül ettim ruhumda; ama yine bana senin kokun geldi. Meğer ben seni küle çevirirken, ruhum iradesizce kokunu saklamış," dedi gözlerime bakarken. Sözleri dudaklarından her saçıldığında, benim cehennemden farksız kuyularım harlanarak coşkunca alevlendi ve onun sözlerinin ucunu yaktı, tutuşturdu. Yakmalı ya da yanmaya hazır olmalıydım.
GÜL KOZASI İSMİ İLE YAYINLANAN İLK KİTAPTIR.
13.08.2020 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır.
HİKAYE ŞAHSIMA AİTTİR. ÇALINMA DURUMUNDA YASAL İŞLEM BAŞLATILACAKTIR...