Ben Alara Yücegönül. Bir tane sevgili yapacağım demiştim. Onun bile gidip en karaktersizini bulmuştum. Burnumu çektim. "Ne ağlıyorum ben ya." dedim kendime kızarak. "O onun bunun evladı hiç üzgün değildi. Ben niye salak salak ağlıyorum!" etrafa bakıp kendi kendimi gaza getirdikten sonra eve doğru yürümeye başladım. Beş dakika sonra yeni bir ağlama krizi geçirdiğimde "Aptalım, büyük aptal." diye kendime kızmaya devam ettim. Telefonum çaldığında arka cebimden çıkardım. Ekranda gördüğüm isimle ufak çaplı bir kriz geçirdiğimde ayağımı yanımdaki çöp kutusuna vurdum. Büyük bir sızlama bileğimi sararken olduğum yere çöküp telefonu açtım. " Alara-" "Anne," dedim sinirden artık gülerken. "Sen benim bacaklarımı kır lütfen diyeceğim ama ben biraz önce bileğimi hallettim sanırım. Sen en iyisi beni yatılı okula ver. Ya da dur onu da yapma ben orada daha da kudururum -" Sözümü kestiğinde alt dudağımı ısırıp azarı bekledim. "Neredesin sen bakayım. Aklım çıktı haberin var mı senin? Hem ne abuk subuk konuşuyorsun?" "Anne eve gelecek gibi değilim. Ayağım çok kötü. Babam beni almaya Mehmet amcanın marketinin önüne gelirse gelebilirim. Ha diyorsan Allah 'ın cezası, ailenin yüz karası ne halt yersen ye-" telefondan gelen dıt dıt sesiyle kapatmış olduğunu anlayarak telefonu yanıma bıraktım. Bu ne halt yersen ye Alara demek değildi, değil mi?
33 parts