Yağmur, kalbi henüz kırılmış genç bir kadının çıplak tenine doğru süzülüyordu. Sanki Tanrı, beş canavarın genç kadının üzerine akıttığı pisliği temizlemesi için Mikail'e görev vermiş gibiydi.
Kadın hissizleşmişti, kasıklarında beliren acı bile onun canını yakmıyordu eskisi gibi.
Yardım istemek istiyordu; sesi kısılmıştı. Her kadın gibi, onun da sesi kısılmıştı.
Zorlanarakta olsa kafasını kaldırdı. Çok değil, az uzağında parçalanmış sutyenini gördü. Hemen yanıbaşında da iç çamaşırı vardı. Donuk gözlerle uzun uzun baktı. Aşınmış ayak bileklerinde birkaç el hissetti. Sürükleniyordu. Öyle hissizleşmişti ki, o ellerin onu öldürmesi için bir an dua bile etti. Biliyordu çünkü, bugün ölmese bundan sonraki her gece acıyla ölecekti. Dik tutamadığı başı bir an havalandı, bedeniyle birlikte. Sonra bedeninden azca büyük bir yere fırlatıldı hoyratça. Nefes alamadı. Almak da istemiyordu zaten. Çürük bir koku geldi burnuna. Bedeninden miydi, yoksa atıldığı çöp konteynerinden miydi, anlayamadı. Anladığı tek şey vardı. Ya bugün ölecekti. Ya da bundan sonraki her gün, nefesi kesilecekti.
Morfin.
+18 ögeler barındırır.
0547******: Müdürün odasından çıkarken ki yüz iradeniz çok tatlıydı.
Böyle küçük ellerini yumruk yapmış
Gözlerinden geçen öfkeyle ilerliyordunuz.
Ama en güzeli de o güzel kırmızı dudaklarınızı büzmüşsünüz.
0563*******: Öfkeli civciv dehşet saçtı KDKDKDKKDKS
Aras: Her kimsiniz bilmiyorum ama saçma espirileriniz komik değil.
Bana yazmayı bırakın ve ben de bu olanları saçma bir şaka olarak düşüneyim.
0539*******: Ya istemesek?