Asırlar önce belki bir hata, belki fazla uğraşılmanın sonucu çıkmıştık biz ortaya; belki bilerek, belki bilmeden; belki düşünülerek, belki düşünülmeden ama biz vardık, belki de yarın olmayacaktık. Durumlar gittikçe daha çok karışıyordu, düşman sayısının inanılmaz artışının yanı sıra gittikçe bölünen ırkların birbirlerine kendi üstünlüğünü belirtmeye çalışması, büyü sahiplerinin kendi güçsüzlüğünü görmezden gelmesi ve ırklara karşı olan abartılı kıskançlıklarının onları sonlarına daha çok yaklaştırması, iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda olan hem ırk sahibi, hem de büyü yapabilen kişilerin oluşturduğu Crescere Genus birliği herkesten daha üstün olmasına rağmen gizlice herkesin yok olmasını engellemeye, düşmanları hiç acımadan öldürmeye, bizi tekrardan bir arada tutmaya çalışıyorlardı; başlarına çok fazla bela alıyorlardı, mesela aldıkları bir büyük belayı örnek vereyim: En başımızdakiler. En başımızda oldukları için saygıyla önlerinde eğildiğimiz, bir emir verdiklerinde tüm doğruları unuttuğumuz, 'iyilik' 'bizi bir arada tutma' adı altında tüm kötülükleri yapanlar ve bizi birbirimizden daha da ayırmaya çalışanlar... Evet; onlar bizim başımızdakiler, bizi yönetenler, bizi yaratanlar. Düşmanı en uzağımızda aramak yerine neden en yakınımızda aramıyoruz? En yakınımızdakiler bizi kale içinden fethedenlerdir. Her şeyi; kalbimizi de, canımızı da, aklımıza da, hayallerimizi de... Bize hiçbir şey bırakmayanlar.
3 parts