Birbirinden farklı iki ayrı dünya insanı!
Biri; narin kardelen gibi en ufak fırtına da yapraklarını fitursuzca savurabilecek naif, kibar ve fazlasıyla duygusal bir kız Rüya!
Diğeri; acımasız topraklarda doğup büyüyen duygusunu kaybetmiş, korkusuz ve en önemlisi küçük yaşta büyük sorumluluklar almak zorunda kalan Yiğit!
Rüya hayatı boyunca ailesinin istekleri ve arzuları doğrultusunda yaşayan bir kızdı ve isteklerinin hiç bir hükmü yoktu. Ailesinin verdiği emirleri yerine getirmeyi görev edinmiş, fakat hayatından zevk almasına izin verilmeyen hep bir müdahale içinde, adeta hapis hayatına mahkum edilmişti.
Yiğit; Mardin'in korkulan ağası adı geçen her yerde saygı duyulan mert aynı zamanda öfkeli bir adamdı. Rüya'nın aksine ona kimse emir veremez, verse bile yerine getirmez, kendi halinde katı kuralları olan bir ağaydı.
İki farklı mevsim gibi olan iki genç bir ortak noktada buluşurlarsa ve araya birde zoraki evlilik girerse ne olurdu?
Bence güzel olurdu!
"Sen gelmeden önce Yiğit... ben kimsesiz gibi, öksüz bir kadındım."
"Sen gelmeden önce güzelim... ben korkularıyla yüzleşmemiş, gülmeyi unutmuş bir adamdım."